Türkiye’nin en acı deneyimlerinden olan 15 Temmuz 2016 ihanet girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. Bugün halen daha FETÖ, kamu kurum ve kuruluşlarından tam olarak temizlenebilmiş değil. Türkiye’nin ilerleme hamlelerine ve yüksek demokrasi çıkışına en büyük ve ağır yarayı vuran, Fethullahçı Terör Örgütü ile ilgili halen daha tam olarak bir sonuç alınabilmiş değil. Ve kalkışmadan bugüne, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu olumsuz ekonominin de faturası her geçen gün ağırlaşıyor. Bir yanda Akdeniz hareketliliği öte yanda Doğu ve Güneydoğu’da olması muhtemel sınır ötesi sıcak temaslar ve yeni bir cephe; Türkiye - Yunanistan savaşı senaryoları…
Türkiye’nin en doğusundan güneyine, güneyinden batısına uzun bir cephe çizen küresel güçlerin karşısında Türkiye’nin elbette elini kolunu bağlayarak oturmasını bekleyemeyiz. Ve böyle bir tablo ile de karşı karşıya olduğumuzu söyleyemeyiz. Ancak FETÖ’nün içeride ki ve dışarıda ki destekçileri ile diğer terör örgütlerinde ki hareketlilikler ve yine siyasi otoritenin içerisinde bulunduğu kafa karışıklığı ile çıkmazlar, sokakta ciddi bir endişe yaratıyor. Türkiye’nin halen daha kalkışmanın olumsuz psikolojisinden sıyrılamadığını düşünen çok fazla odak var. Ve yine bu var olan süreci kendi lehlerine çevirmek için her yolu deneyen sözde dost, özde kalleşler…
Türkiye’nin ciddi bir ekonomik kalkınma dönemine girmesi gerekiyor. Peki, bu nasıl mümkün olacak? Yüksek maliyetli su, elektrik, doğalgaz ve telefon faturaları ile haddinden yüksek ücretli geçiş yaptığımız otoyollarla mı? Maliyeti her geçen gün yükselen üretim ve işçilik ile mi? Yoksa korona sonrası halktan iyice kopan iktidar ile mi?
***
FETÖ; 15 Temmuz 2016 tarihinde her ne kadar istediğini alamamış olsa bile, bugün ana hedefine doğru başarı ile yürüyor. Siyasi partiler içerisindeki örgüt mensuplarının yargı ve yüksek yargı ile gerçekleştirmek istedikleri planlar her geçen gün, gün yüzüne çıkıyor. Öyle ki, 3 Kasım 2020 sonrasında FETÖ üyelerinin kritik isimlerine ani tahliyeler gündeme gelebilir. Ve yine ekonominin köşelerini tutanlar, medyanın da köşelerini tutanlar ile el ele, yürek yüreğe yeni bir hamle başlatabilir. Ve bu sefer ekonomik açıdan kötü olan Türkiye, milletçe bu zokayı yutabilir. Çünkü bu yeni hamlenin adı, “Özgür Demokrasi…”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığını artık sokakta ki 7 yaşında ki çocuk bile biliyor. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde elleri cebinde gezenler ve yine Bakanlıklarda ki bankamatik bürokratlar için sokak pekte önemli değil. Hazine ve Maliye Bakanlığı aylardır hatta yıllardır yüksek vergi, ödenemeyen vergiler, yüksek maliyetler konusunda bir çözüm üretemiyor. Türkiye’nin kalkışmadan sonra elde ettiği tek kalkınma, askeri alanlarda ki artı değerler.
Oysa fırıncının ürettiği ekmeğin maliyetinden tutunda, terzide ki kumaşa kadar her şey yüzde yüze yakın oranda zamlandı. Eğer Ak Parti kısa süre içerisinde bir şey yapamazsa, bu kış sokak eylemleri başlayabilir… Ve bunu önlemenin tek yolu, yeni bir kalkınma hamlesi ile ekonomik af…