Türkiye'nin 2020'li yıllarda ciddi bir kalkınma hamlesi içerisine girmesi, küresel tüm finansörlerin beklentileri arasında yıllarca yer aldı. Öyle ki, Türkiye'nin 2000'li yıllarda bölgesel güç olacağını tespit edenler, 1999 depremi sonrası ülkeyi ciddi bir ekonomik kaosa sürükledi. Ve yaşanan buhranlı dönemlerden ve çok büyük kayıplardan sonra bugünlere geldik. O günleri hatırlayanlar çok iyi biliyor ki, kriz Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurularak iktidara gelmesini sağladı. Ve hatta Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın İstanbul Fatih'i Recep Tayyip Erdoğan, kurucu lider olarak siyaset arenasında boy gösterdi. Bugün takvimler 2021 yılının ilk aylarını gösterdiğinde de 2001 krizini aratmayan süreçlerle karşı karşıyayız. En büyük fark, bu sefer kriz küresel...
Kapalı lokantaların, kafelerin, mağazaların, düğün salonlarının, internet kafe ve oyun salonlarının sahiplerine dokunmanızı tavsiye etmiyorum. Çünkü, sadece ah işitmiyorsunuz! Sürekli ötelenen vergiler her ne kadar Ticaret Bakanlığı tarafından müjde olarak lanse ediliyor olunsa bile, esnafın gözünde "faizli borç öteleme" hükümet namına kayıp onbinlerce oy demek. Bu da bize, kabine revizyonunda geç kalmanın siyasi faturasının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Eğer Covid-19 krizi üretilmemiş olsa idi, bugün Türkiye'nin terör sorunu yüzde 98 oranında bitmiş olacaktı. Ve yine, sağlık yatırımlarına aktarılan paralar ile pandemi masrafları iç piyasalara yansıtılacak ve döviz bu kadar yüksek rakamlara ulaşmamış olacaktı.
***
Türkiye'nin ciddi bir vergi affını gündemine alması şart. Bir dönem terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı yakalayarak Türkiye'ye getiren DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit nasıl iktidar olduysa, bugünde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın en büyük çıkışı "Hukuksal ve Finansal Af Yasası." Vatandaşların çoğunun adli ve idari cezalarla boğuştuğu, kentleşme ve çarpık yapılaşmanın Büyükşehirleri yaşanmaz hale getirdiği, ödenmeyen katma değer vergileri ile gelir vergilerinin kişiler ve şirketler üzerinde ömürlük yükler oluşturduğu, kaçak yapılaşma ile kaçak gelirin yükselişe geçtiği Türkiye'de, hukuk ve demokrasi için tek çıkış yine "Hukuksal ve Finansal Af Yasası."
Elbette sıkışınca veya son durağa gelince hükümete atıp tutanları şöyle alt alta üst üste sıraladığımızda AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ı tek başına suçlamak doğru değil. Öyle ki, çift maaş çalışan memurlar ve işçilerden başlayarak borçlanma yükünü değerlendirdiğimizde hesapsız bir borçlanma silsilesi ile karşılaşıyoruz. 2008-2016 yılları arasında ki kredilendirme kolaylıkları ile 10 yıllık ödemeler ile ev sahibi olanlar daha taksitlerinin yarı yılı gelmeden yeni ev ya da araba almaya kalkınca taksit ödemeleri ödenemez bir boyuta taşındı. Elbette bu aşamaya gelirken küresel dengesizlikler, iç piyasalarda ki ani değişimler, 15 Temmuz ihanet girişimi, ısrarla yükseltilen döviz ve küresel oyuncuların Türkiye'nin finans dengesini dalgalı bir sürece taşımasıda bugün geldiğimiz ekonomik sorunların başını çekiyor. Ekonomi bozuldukça suç arttı. Ve suç arttıkça cezaevlerinin yetmediği, güvenlik güçlerinin ve yasaların yetersiz kaldığnı gözlemledik. Kısacası, her işin başı yine para oldu!
Türkiye'nin hedeflenen şahlanış süreci 2021 yılına kadar ötelendi. Lakin, gelinen noktada vergi daireleri ile sosyal güvenlik kurumlarında ki yapılandırma yığılmaları, taksit ödemelerinin kış aylarına gelmesi nedeniyle ödenemiyor olması, işletmelerin çoğunun kapalı olması, sokağa çıkma kısıtlamaları ve sosyopsikolojik sorunların artması Türkiye'nin şahlanışını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Oysa, denizlerinde gaz ve petrol yatakları bulunan Türkiye'nin algoritmik olarak finansal hiçbir sorunu yok. Yaşadığımız sorunun en büyük nedeni, Covid-19 nedeniyle kilitlenen Dünya piyaları diyebiliriz. Ve küresel çapta ortaya çıkan bu krizin ekonomimize verdiği hasarı ortalama 10 yıldan önce kaldırmamız imkansız görünürken, izlerini ortalama 20 yıl daha çekeceğe benziyoruz.
Ve yeniden şahlanış ile bu krizin izlerini silmenin ilk yolu kabine revizyonu ikinci yolu ise, "Hukuksal ve Finansal Af Yasası." Gayri takdir büyüklerimizin diyerek bereketli günler diliyorum...