Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

2021 'Güç Yılı' olacak...

Kronoloji, yaşam var olduğundan beri her zaman en önemli çizelge olmuştur. Öyle ki, zaman tayini kadar, zaman içerisinde yaşanan olayların da tayini ve tasnifi de gelecek adına önemli bir değerdir. Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu küresel pandemi sürecinde kritik 90 gündeyiz. Aşılamaların Dünya genelinde başlaması ile hükümetler ve ekonomi dinamikleri 1 Nisan 2021 tarihini kendilerine çıkış tarihi olarak belirledi. 1 Mart 2021 itibari ile piyasalarda küresel çapta canlılığın başlaması beklenirken, bu tarih Türkiye için 15 Şubat'a kadar öne çekilebilir.     Türkiye, pandemi ile birlikte çok şey öğrendi. Özellikle iş dünyası siyasete, Ankara'ya ve Bakanlara güvenmek yerine kendi öz sermayesine güvenmek gerekliliğini bir kere daha tayin etti. Bu nedenle 2021 yılında büyük kırılmalara ve güç kavgalarına sahne olacağız. Pandemi yasakları ile birlikte Ankara'nın yolunu tutacak iş dünyasının ilk talebi, 365 gün boyunca yanlarında bir gün dahi olmayan Bakanların azli diyebiliriz. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'a esnaf odalarından başlayarak iş dünyasının bütün kesimlerine kadar büyük tepkiler var. Öyle ki, ihracat kenti Bursa'ya pandemi sürecinde 1 kere bile gelmedi. Ve Bakan olduğundan beri Bursa'ya hiç gelmedi!     Yine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'a da büyük tepkiler var. Türkiye'nin en önemli Büyükşehir'i ve AK Parti'nin kalesi Bursa'ya maalesef beklenilen ağırlığı ne kendisi ne Bakan yardımcıları koyamadılar. Bu süreçte Bursa'nın yanında olan en önemli isimler; Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Bursa'nın yalnızlığa terk edildiği bir süreçte Ankara'da ki siyasi ve finansal değişim rüzgarını da okuduğumuzda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Şubat'a kalmadan kabineyi değiştirmesi doğru bir adım olacaktır kanaatindeyim. Sendikalardan, sivil toplum kuruluşlarından ve ZOOM toplantılarından yansıyan söylemleri değerlendirdiğimizde; 1 Mayıs ile birlikte Türkiye'de sokak eylemleri, mitingler ve hükümete yönelik erken seçim çağrıları yükselecek. Kısacası, Türkiye uzun bir aradan sonra meydan ve sokak siyaseti ile yeniden yüzleşecek.   ***   Türkiye'nin üzerindeki iç ve dış baskıları küresel çapta değerlendirdiğimizde, Amerika'nın dağılma sürecini Çin ve Rusya'nın çok iyi okuduğunu görebiliriz. Yine İran ve İsrail gibi uzun zamandır toprak bütünlüğünü genişletmek isteyen ülkelerde yaşanan askeri hareketlilik gözlerden kaçmıyor. Ekonomik verileri doğru değerlendirdiğimizde, güneşi batmayan ülke İngiltere'nin yeniden güçlendiğini ifade edebiliriz. Her ne kadar yöntemleri ve sessizliği eleştiriliyor olsa bile, Başbakan Boris Johnson akıllı hamleler ile İngiltere'nin ivmesini yükseltmeye devam ediyor. Almanya'da ise, Merkel sonrası ciddi bir göçmen yasası gündeme gelecek. Almanya uzun yıllar sonra yeniden genç göçmenlere kapılarını açabilir. Öyle ki, benzer bir hamleyi Rusya'nın da yapması bekleniyor.     Dünya, hızla küreselleşirken Türkiye'nin ne yapacağı merak konusu. Ekonomi iyiyen iyiye dijital sektöre kayarken, tekelleşme 20 yıl sonra yeniden sektörlerin korkulu rüyası oldu. Ekonominin en önemli kanatları üretim ve pazarlama da var olan tekelleşme, siyasetinde köşeye sıkıştırılması açısından önemli. Öyle ki, elektrik kesintilerinin ve gıda stoklarının tükenmesinin beklendiği 2021 yılında ülkelerin en önemli tehditçileri tekelleşen sektör liderleri olacak diyebiliriz.     Türkiye'de üretim birçok açıdan hammadde yokluğu nedeniyle duruyor. Ekmek'ten tutunda sandalya'ye kadar neredeyse herşeyin hammadesi ithal! Hal böyle olunca da döviz yükselişi nedeniyle yükselen hammadde fiyatları geri çekilmiyor. Üretici, yüksek maliyet ve işçilik masrafları nedeniyle üretim yapmıyor ya da üretimden el çekiyor.     Türkiye'nin özelinde değerlendirdiğimiz 2021 yılı ön bakışımızda net olarak ifade edebiliriz ki, 2021 yılı 'Güç Yılı' olacak. Ya güçlü iradeler ile güçlü istikametler alınacak. Ya da güçlükler nedeniyle hükümetler ve ekonomiler çökecek. Tüm bu öngörülere rağmen siyaset ve bürokrasi arasındaki kavga; ekonomi dinamiklerimizi eritmeye devam ederse, 2021 yılında erken seçimden daha kötü senaryoları da konuşabiliriz. Bu şekli ile iş dünyasına ve esnafa en önemli tüyo; "paranız cebinizde kalsın banka hesabınızda değil" olacaktır...
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2021 - Cumartesi

2021 'Güç Yılı' olacak...

Kronoloji, yaşam var olduğundan beri her zaman en önemli çizelge olmuştur. Öyle ki, zaman tayini kadar, zaman içerisinde yaşanan olayların da tayini ve tasnifi de gelecek adına önemli bir değerdir. Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu küresel pandemi sürecinde kritik 90 gündeyiz. Aşılamaların Dünya genelinde başlaması ile hükümetler ve ekonomi dinamikleri 1 Nisan 2021 tarihini kendilerine çıkış tarihi olarak belirledi. 1 Mart 2021 itibari ile piyasalarda küresel çapta canlılığın başlaması beklenirken, bu tarih Türkiye için 15 Şubat'a kadar öne çekilebilir.

 

 

Türkiye, pandemi ile birlikte çok şey öğrendi. Özellikle iş dünyası siyasete, Ankara'ya ve Bakanlara güvenmek yerine kendi öz sermayesine güvenmek gerekliliğini bir kere daha tayin etti. Bu nedenle 2021 yılında büyük kırılmalara ve güç kavgalarına sahne olacağız. Pandemi yasakları ile birlikte Ankara'nın yolunu tutacak iş dünyasının ilk talebi, 365 gün boyunca yanlarında bir gün dahi olmayan Bakanların azli diyebiliriz. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'a esnaf odalarından başlayarak iş dünyasının bütün kesimlerine kadar büyük tepkiler var. Öyle ki, ihracat kenti Bursa'ya pandemi sürecinde 1 kere bile gelmedi. Ve Bakan olduğundan beri Bursa'ya hiç gelmedi!

 

 

Yine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'a da büyük tepkiler var. Türkiye'nin en önemli Büyükşehir'i ve AK Parti'nin kalesi Bursa'ya maalesef beklenilen ağırlığı ne kendisi ne Bakan yardımcıları koyamadılar. Bu süreçte Bursa'nın yanında olan en önemli isimler; Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Bursa'nın yalnızlığa terk edildiği bir süreçte Ankara'da ki siyasi ve finansal değişim rüzgarını da okuduğumuzda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Şubat'a kalmadan kabineyi değiştirmesi doğru bir adım olacaktır kanaatindeyim. Sendikalardan, sivil toplum kuruluşlarından ve ZOOM toplantılarından yansıyan söylemleri değerlendirdiğimizde; 1 Mayıs ile birlikte Türkiye'de sokak eylemleri, mitingler ve hükümete yönelik erken seçim çağrıları yükselecek. Kısacası, Türkiye uzun bir aradan sonra meydan ve sokak siyaseti ile yeniden yüzleşecek.

 

***

 

Türkiye'nin üzerindeki iç ve dış baskıları küresel çapta değerlendirdiğimizde, Amerika'nın dağılma sürecini Çin ve Rusya'nın çok iyi okuduğunu görebiliriz. Yine İran ve İsrail gibi uzun zamandır toprak bütünlüğünü genişletmek isteyen ülkelerde yaşanan askeri hareketlilik gözlerden kaçmıyor. Ekonomik verileri doğru değerlendirdiğimizde, güneşi batmayan ülke İngiltere'nin yeniden güçlendiğini ifade edebiliriz. Her ne kadar yöntemleri ve sessizliği eleştiriliyor olsa bile, Başbakan Boris Johnson akıllı hamleler ile İngiltere'nin ivmesini yükseltmeye devam ediyor. Almanya'da ise, Merkel sonrası ciddi bir göçmen yasası gündeme gelecek. Almanya uzun yıllar sonra yeniden genç göçmenlere kapılarını açabilir. Öyle ki, benzer bir hamleyi Rusya'nın da yapması bekleniyor.

 

 

Dünya, hızla küreselleşirken Türkiye'nin ne yapacağı merak konusu. Ekonomi iyiyen iyiye dijital sektöre kayarken, tekelleşme 20 yıl sonra yeniden sektörlerin korkulu rüyası oldu. Ekonominin en önemli kanatları üretim ve pazarlama da var olan tekelleşme, siyasetinde köşeye sıkıştırılması açısından önemli. Öyle ki, elektrik kesintilerinin ve gıda stoklarının tükenmesinin beklendiği 2021 yılında ülkelerin en önemli tehditçileri tekelleşen sektör liderleri olacak diyebiliriz.

 

 

Türkiye'de üretim birçok açıdan hammadde yokluğu nedeniyle duruyor. Ekmek'ten tutunda sandalya'ye kadar neredeyse herşeyin hammadesi ithal! Hal böyle olunca da döviz yükselişi nedeniyle yükselen hammadde fiyatları geri çekilmiyor. Üretici, yüksek maliyet ve işçilik masrafları nedeniyle üretim yapmıyor ya da üretimden el çekiyor.

 

 

Türkiye'nin özelinde değerlendirdiğimiz 2021 yılı ön bakışımızda net olarak ifade edebiliriz ki, 2021 yılı 'Güç Yılı' olacak. Ya güçlü iradeler ile güçlü istikametler alınacak. Ya da güçlükler nedeniyle hükümetler ve ekonomiler çökecek. Tüm bu öngörülere rağmen siyaset ve bürokrasi arasındaki kavga; ekonomi dinamiklerimizi eritmeye devam ederse, 2021 yılında erken seçimden daha kötü senaryoları da konuşabiliriz. Bu şekli ile iş dünyasına ve esnafa en önemli tüyo; "paranız cebinizde kalsın banka hesabınızda değil" olacaktır...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve esnafpostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.