Kabul etmeliyiz ki, Türkiye'nin ciddi ekonomik problemlerle ve sosyolojik olaylarla baş edebilecek bir hükümeti yok! Bakanlarının Ankara'daki makamlarında mahsur kaldığı, Milletvekillerinin sokaktan kaçtığı İl ve Yerel yöneticileri arasında dev uçurumların var olduğu AK Parti'nin, mevcut kabine ve kadrolar ile Türkiye'ye umut olmasını beklemek büyük hata. Son olarak Bursa'da gerçekleştirilen İl Danışma toplantısında da gördük ki; AK Parti'ye gönül veren insanların azınlıkta yeni isimlerin ise yoğunlukta olduğu kalabalık bir toplantı gerçekleşti. AK Parti Genel BaşkanVekili Numan Kurtulmuş'un tüm hoşgörüsü ve sempatisine rağmen Bursa'dan çıkan yüksek sesler, Ankara'ya adeta kırmızı kart niteliğinde diyebiliriz.
Sosyal hizmet konularında hezimet yaşandığını gördüğümüz Türkiye'de, dilencilik yeniden hortladı. Bir dönem meslek olarak karşımızda duran "dilencilik" bugün maalesef her yaştan insan için en önemli geçim kapısı. Kamu kuruluşlarının var olan ekonomik sorunlarının ötesinde yetersiz İl ve ilçe müdürleri nedeniyle çözüm üretmekte zorlandığı Türkiye'de, vatandaşa dönüp bakacak Bakan bulmak imkansız! Merhum Başbakan Bülent Ecevit döneminden daha aciz olunan bir dönemde üst üste gelen enerji zamları, köprü ve otoyol adı altında betona dökülen milyarlaca lira karşısında görmekteyiz ki; köylerimiz boşaldı.
Ramazan ayı arefesinde doğalgaza gelen zam ile birlikte sanayi üreticileri de ciddi manada tepkili. Son olarak Türkiye Genç İş İnsanları Derneği TÜGİAD ve DOSABSİAD Başkanı Nilüfer Çevikel, son zamları ve yaşanacak olumsuz süreçleri yayınladığı basın bülteni ile değerlendirdi. Çevikel; " iş dünyası olarak bu süreçte en önemli beklentimiz, maliyetlerin düşürülmesi yönünde. Ülke ekonomimiz hassas bir dönemden geçerken üretici firmalar için maliyetleri düşürme odaklı destekler kadar maliyetleri yükseltecek enerji gibi önemli bir ana girdi kaleminde fiyat artışlarından kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Doğalgaz ve elektrikte özellikle son bir yılda ortaya çıkan sürekli artış tablosu, üretim ve yatırım planlaması açısından iş dünyasını ciddi manada zorlamaktadır. Haliyle işletmelerde üretim ve performans kaybı da kaçınılmaz olmaktadır" açıklamasında bulundu. İş dünyasının kontak kapatma ve şantel indirme noktasına geldiği bu dönemde maalesef oda ve borsa başkanları üyelerinin değil iktidarın eğiliminde sarı başkanlık yapmaya devam ediyorlar!
Ticaret ve sanayi dünyasının ağır bedeller ödediği, esnafın tükendiği son iki yılda maalesef Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabinesi ve AK Parti toplum nezdinde hep eksi oylar almaya devam ediyor. Kabinenin tümü ile değiştirilmemesi, Bakan Yardımcılarının etliye sütlüye karışmaması ve bürokraside karşılıklarının olmaması, Milletvekillerinin toplumdan kaçması ve AK Belediyelerinin çoğunun borç batağında olması nedeniyle Cumhur İttifakı patinaj çekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Devlet Bahçeli'nin tüm ihtarlarına kayıtsız kalan AK Parti nedeniyle MHP'nin de önümüzde ki seçimlerde ciddi oy kaybı yaşayacağı ve kazandığı çoğu belediyeyi kaybedeceğine kesin gözü ile bakılıyor.
AK Parti'li belediyelerin yürüttüğü akıl almaz süreçler ve ekipçilik, parti içerisinde de bölünmelere yol açtı. AK Parti'de Milletvekillerinden taraf olanlar, teşkilatlardan yana taraf olanlar ve belediye başkanlarının adamı olanlar olarak gelişen üçlü bölünmenin karşılığında partililer çoktan e-devlet üzerinden istifalara başladı bile. Son dönemde İYİ Parti ötesinde Deva Partisi'nin ve beraberinde Yeniden Refah Partisi'nin güç kazandığı gözlemlenirken, mevcut ekonomik ve sosyal koşullarda gerçekleşmesi olası baskın seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olması şaşırtıcı olmayacaktır kanaatindeyim.