Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Ulusal ekonomide tansiyon yüksek!

Bir yanda durdurulamayan dolar başta olmak üzere döviz kuru artışları, öte yanda asgari ücret zammı ve son olarak TÜSİAD ile MÜSİAD'ın ardın sıra açıklamaları sürecinde gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın keskin ifadeleri ile yeni bir haftaya başlıyoruz.   Türkiye'nin gündemini üretimden erken seçime sürüklemek isteyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Kabul etmeliyiz ki, geldiğimiz noktada maalesef ulusal ekonomiyi doğru yönetemediğimiz için ağır kayıplar vermekteyiz. Asgari ücret zammının hemen ardından gelen akaryakıt başta olmak üzere gıda ve diğer ürün zamları asgari ücretin değerini 1 gecede yüzde 10 geri çekti. Elbette tüm bu gelişmeler sürerken Ankara'dan Bursa'ya müjdeli bir haber geldi. TOGG'un elektrikli otomobiller için batarya üretmek amacıyla gerçekleştireceği yatırım ile sevinirken, Türkiye’nin 8'inci uydusu Türksat 5B'nin, Amerika'nın Florida eyaletinde bulunan Cape Canaveral Üssü'nden uzaya fırlatılması ile gönlümüz ferahladı. Elbette ardın sıra gelen bu keyifli haberleri gölgelemek isteyenlerin yan gelip yattığını ifade edemeyiz! Tüm bu pozitif gelişmeler ışığında önce; Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS), akaryakıta üst üste gelen zamlardan sonra, "Oluşan akaryakıt zamlarından biz de mağduruz, sermayemiz eridi, dayanacak gücümüz kalmadı, işletmelerimizi kapatmak istemiyoruz" açıklaması yaptı. Akaryakıt zamlarının çift haneli rakamlara ulaşması sonrasında vatandaşın tüm gücü ile dayanma motivasyonunu yıkan bu açıklamanın ardından bir şok da iş dünyasının zirvesinden geldi.   Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen yazılı açıklamada; "Son dönemde yaşadığımız istikrarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir. TÜSİAD olarak, sürecin TL’de şiddetli değer kaybı, enflasyonda hızlanma, yatırımları, büyümeyi, istihdamı baskılama ve en önemlisi ülke olarak fakirleşmemizle sonuçlanma riskini vurgulamıştık. Nitekim, yeni iktisadi tercihler kapsamında atılan adımların ardından güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşmuştur. İzlenen ekonomi politikası yalnızca iş dünyası için değil, tüm vatandaşlarımız için yeni ekonomik sorunlar yaratmaktadır. Ülke ekonomimize fayda sağlayacak, öngörülebilirliğin, yatırım ortamının ve kalkınmanın önünü açacak kural bazlı politikaları hayata geçirmeliyiz. Kurumların ve kuralların kapsayıcı ve etkin şekilde güçlendirilmesi başta olmak üzere atılacak adımlar ülkemizde güven ortamının oluşması için elzemdir. TÜSİAD olarak bu istikamette atılacak doğru adımlara katkı vermeye hazırız" ifadelerine yer verdi. TÜSİAD'ın hükümeti en üst perdeden eleştirdiği açıklamasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sert yanıt geldi.   Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen “2021 İlim Yayma Ödülleri” töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan; "TÜSİAD ve yavruları sizin tek göreviniz var, yatırım, istihdam ve büyüme. Kalkıp da hükümete saldırmanın yollarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz. Bu ülkeyi bir dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık, bırakmayacağız. Kontrollü kambiyo rejimlerini gündeme getirenleri asla masum görmüyoruz. George, Hans bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz, bundan hiç endişeniz olmasın" açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sert söylemleri sonrasında Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği MÜSİAD sosyal medya hesaplarından açıklamada bulundu. MÜSİAD açıklamasında özetle; "Türkiye ekonomosi yalnızca döviz kuruna indirgenerek değerlendirilemez. Son 20 yıldır serbest piyasa koşullarından ödün vermeden yıllık yüzde 5,3 büyümeyi başaran ekonomimizin bu süreci de atlatacağına olan inancımız tamdır" ifadelerine yer verildi.   Erdoğan ve hükümet iyi ifade edilemiyor!   Elbette iş dünyası üzerinden yaşanacak yeni bir siyasi kavga ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etmeliyiz. Özellikle 2022 yılında başlayacak olan esnaf ve sanatkar odaları başta olmak üzere ticaret ve sanayi odaları ile borsa seçimlerinin bu son restleşmenin ışığında gelişeceğini ifade edebiliriz. Hükümetin ekonomi kanatlarını güçlendirebilmesi için ekonomi içerisinden siyasetçiler ile süreci ve olası seçim takvimini yürütmesi gerekiyor. Türkiye'nin erken seçime gitmemesi halinde olası seçimin oluşmasına 1 yıldan az bir süre kaldı. Bu süreçte vatandaşta, ekonomik ve kitlesel karşılığı olmayan isimlerle sürdürülecek her hamle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından risk taşıyor. Elbette muhalefetin ekonomi üzerinden oynadığı oyun fazlası ile değerli hamleler barındırıyor.   Cumhuriyet Halk Partisi'nin "yenilenebilir enerjide yerli üretim" çağrısı fazlası ile değerli. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın'ın ifade ettiği; "enerji portföyündeki fosil yakıtları azaltarak yerine güneş ve rüzgara ağırlık veren bir strateji izlenmelidir" cümlesi, Türkiye'nin yüksek maliyetli doğalgaz ve katı yakıt rezerv araştırmalarını da tartışmaya açmış durumda. İngiltere'nin başkenti Londra'da COVID-19'un Omicron mutasyonu nedeniyle olağanüstü durum ilan edilmesi de Türkiye'nin Avrupa ihracatlarının 2022 yılı başında yeniden durma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağının ilk belirgin işaretleri arasında yer alıyor.   Her ne kadar asgari ücret zammı ile hükümet elini güçlendirdiğini düşünüyor olsa bile, asgari ücretin üzerinde gelir elde edenlerin maaşlarından asgari ücret kadarlık kısmından vergi alınmayacağına ilişkin hükmün yasa taslağında yer almaması iş dünyasında tepki ile karşılandı. Elbette hükümetin elini güçlendirdiği birçok ekonomik başarıyı doğru ifade edemediğini de belirtmek gerekiyor. Özellikle Türkiye ile Afrika arasında imzalanan işbirliği anlaşmaları ile ikili ticaretin 75 milyar dolar seviyelerine ulaşma serüveni maalesef yeterince topluma ve iş dünyasına aktarılamıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere hükümetin doğru bir şekilde iş ve ekonomi dünyası ile topluma anlatılamadığı bu dönemde, Türkiye'nin kazanımlarını yabancılara kaptırma riskinin çok yüksek olduğunu ifade edebiliriz.   Öyle ki; yurtdışından yüksek döviz rakamları ile gelerek Türkiye'de ucuz fiyata yani döviz kuru artışı nedeniyle maliyeti düşük olacak şekilde arsa, ev ve şirket satın almalarının arttığını sahadan duymaktayız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ileride ulusal güvenlik sorunu haline gelecek bu duruma acilen müdahil olmasında milli menfaat gördüğümüzü de ayrıca ifade etmekte fayda görüyorum.
Ekleme Tarihi: 20 Aralık 2021 - Pazartesi

Ulusal ekonomide tansiyon yüksek!

Bir yanda durdurulamayan dolar başta olmak üzere döviz kuru artışları, öte yanda asgari ücret zammı ve son olarak TÜSİAD ile MÜSİAD'ın ardın sıra açıklamaları sürecinde gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın keskin ifadeleri ile yeni bir haftaya başlıyoruz.

 

Türkiye'nin gündemini üretimden erken seçime sürüklemek isteyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Kabul etmeliyiz ki, geldiğimiz noktada maalesef ulusal ekonomiyi doğru yönetemediğimiz için ağır kayıplar vermekteyiz. Asgari ücret zammının hemen ardından gelen akaryakıt başta olmak üzere gıda ve diğer ürün zamları asgari ücretin değerini 1 gecede yüzde 10 geri çekti. Elbette tüm bu gelişmeler sürerken Ankara'dan Bursa'ya müjdeli bir haber geldi. TOGG'un elektrikli otomobiller için batarya üretmek amacıyla gerçekleştireceği yatırım ile sevinirken, Türkiye’nin 8'inci uydusu Türksat 5B'nin, Amerika'nın Florida eyaletinde bulunan Cape Canaveral Üssü'nden uzaya fırlatılması ile gönlümüz ferahladı. Elbette ardın sıra gelen bu keyifli haberleri gölgelemek isteyenlerin yan gelip yattığını ifade edemeyiz! Tüm bu pozitif gelişmeler ışığında önce; Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS), akaryakıta üst üste gelen zamlardan sonra, "Oluşan akaryakıt zamlarından biz de mağduruz, sermayemiz eridi, dayanacak gücümüz kalmadı, işletmelerimizi kapatmak istemiyoruz" açıklaması yaptı. Akaryakıt zamlarının çift haneli rakamlara ulaşması sonrasında vatandaşın tüm gücü ile dayanma motivasyonunu yıkan bu açıklamanın ardından bir şok da iş dünyasının zirvesinden geldi.

 

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen yazılı açıklamada; "Son dönemde yaşadığımız istikrarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir. TÜSİAD olarak, sürecin TL’de şiddetli değer kaybı, enflasyonda hızlanma, yatırımları, büyümeyi, istihdamı baskılama ve en önemlisi ülke olarak fakirleşmemizle sonuçlanma riskini vurgulamıştık. Nitekim, yeni iktisadi tercihler kapsamında atılan adımların ardından güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşmuştur. İzlenen ekonomi politikası yalnızca iş dünyası için değil, tüm vatandaşlarımız için yeni ekonomik sorunlar yaratmaktadır. Ülke ekonomimize fayda sağlayacak, öngörülebilirliğin, yatırım ortamının ve kalkınmanın önünü açacak kural bazlı politikaları hayata geçirmeliyiz. Kurumların ve kuralların kapsayıcı ve etkin şekilde güçlendirilmesi başta olmak üzere atılacak adımlar ülkemizde güven ortamının oluşması için elzemdir. TÜSİAD olarak bu istikamette atılacak doğru adımlara katkı vermeye hazırız" ifadelerine yer verdi. TÜSİAD'ın hükümeti en üst perdeden eleştirdiği açıklamasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sert yanıt geldi.

 

Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen “2021 İlim Yayma Ödülleri” töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan; "TÜSİAD ve yavruları sizin tek göreviniz var, yatırım, istihdam ve büyüme. Kalkıp da hükümete saldırmanın yollarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz. Bu ülkeyi bir dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık, bırakmayacağız. Kontrollü kambiyo rejimlerini gündeme getirenleri asla masum görmüyoruz. George, Hans bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz, bundan hiç endişeniz olmasın" açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sert söylemleri sonrasında Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği MÜSİAD sosyal medya hesaplarından açıklamada bulundu. MÜSİAD açıklamasında özetle; "Türkiye ekonomosi yalnızca döviz kuruna indirgenerek değerlendirilemez. Son 20 yıldır serbest piyasa koşullarından ödün vermeden yıllık yüzde 5,3 büyümeyi başaran ekonomimizin bu süreci de atlatacağına olan inancımız tamdır" ifadelerine yer verildi.

 

Erdoğan ve hükümet iyi ifade edilemiyor!

 

Elbette iş dünyası üzerinden yaşanacak yeni bir siyasi kavga ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etmeliyiz. Özellikle 2022 yılında başlayacak olan esnaf ve sanatkar odaları başta olmak üzere ticaret ve sanayi odaları ile borsa seçimlerinin bu son restleşmenin ışığında gelişeceğini ifade edebiliriz. Hükümetin ekonomi kanatlarını güçlendirebilmesi için ekonomi içerisinden siyasetçiler ile süreci ve olası seçim takvimini yürütmesi gerekiyor. Türkiye'nin erken seçime gitmemesi halinde olası seçimin oluşmasına 1 yıldan az bir süre kaldı. Bu süreçte vatandaşta, ekonomik ve kitlesel karşılığı olmayan isimlerle sürdürülecek her hamle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından risk taşıyor. Elbette muhalefetin ekonomi üzerinden oynadığı oyun fazlası ile değerli hamleler barındırıyor.

 

Cumhuriyet Halk Partisi'nin "yenilenebilir enerjide yerli üretim" çağrısı fazlası ile değerli. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın'ın ifade ettiği; "enerji portföyündeki fosil yakıtları azaltarak yerine güneş ve rüzgara ağırlık veren bir strateji izlenmelidir" cümlesi, Türkiye'nin yüksek maliyetli doğalgaz ve katı yakıt rezerv araştırmalarını da tartışmaya açmış durumda. İngiltere'nin başkenti Londra'da COVID-19'un Omicron mutasyonu nedeniyle olağanüstü durum ilan edilmesi de Türkiye'nin Avrupa ihracatlarının 2022 yılı başında yeniden durma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağının ilk belirgin işaretleri arasında yer alıyor.

 

Her ne kadar asgari ücret zammı ile hükümet elini güçlendirdiğini düşünüyor olsa bile, asgari ücretin üzerinde gelir elde edenlerin maaşlarından asgari ücret kadarlık kısmından vergi alınmayacağına ilişkin hükmün yasa taslağında yer almaması iş dünyasında tepki ile karşılandı. Elbette hükümetin elini güçlendirdiği birçok ekonomik başarıyı doğru ifade edemediğini de belirtmek gerekiyor. Özellikle Türkiye ile Afrika arasında imzalanan işbirliği anlaşmaları ile ikili ticaretin 75 milyar dolar seviyelerine ulaşma serüveni maalesef yeterince topluma ve iş dünyasına aktarılamıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere hükümetin doğru bir şekilde iş ve ekonomi dünyası ile topluma anlatılamadığı bu dönemde, Türkiye'nin kazanımlarını yabancılara kaptırma riskinin çok yüksek olduğunu ifade edebiliriz.

 

Öyle ki; yurtdışından yüksek döviz rakamları ile gelerek Türkiye'de ucuz fiyata yani döviz kuru artışı nedeniyle maliyeti düşük olacak şekilde arsa, ev ve şirket satın almalarının arttığını sahadan duymaktayız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ileride ulusal güvenlik sorunu haline gelecek bu duruma acilen müdahil olmasında milli menfaat gördüğümüzü de ayrıca ifade etmekte fayda görüyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve esnafpostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.