Global piyasaların hızla değişkenlik göstermesi ve hammadde sorununun ekonominin ana sektörlerini vurması sonrası, ulusal ekonomi politikalarında değişkenlikler gözlemlenmeye başlandı. İngiltere, Avrupa Birliği'nden ayrılmasının hemen ardından yerel kalkınma ve kemer sıkma adımları atmaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri'de 2022 yılı bütçesinde en büyük payı ulaşım ve alt yapı çalışmalarına ayırdığını açıkladı. 1 Trilyon Dolar değerindeki paketi onaylayan ABD Başkanı Biden, kendisine güvenin azaldığı ve enflasyon oranının yüzde 31 oranına ulaştığı bir döneme girmiş oldu. Altyapı bütçesinin Amerika ve global ekonomi açısından değeri büyük. Amerika'da imzalanan paketin 10 yılda Amerika Birleşik Devletleri federal bütçe açığını 256 milyar dolar artırması bekleniyor. Yol ve köprü yapımları ile onarımlarına ayrılan 110 milyar dolar değerindeki bütçe kısmı, paketin en yüksek oranlı payı durumunda. Biden'ın bahse konu paket ile birlikte Amerika'nın dış ülkelerdeki birçok küresel hedefinden vazgeçmesi ve Amerika Birleşik Devletleri'ni yeni baştan imar etmesi gündeme gelmiş oldu. Bu şekli ile Dünya'nın süper gücü Amerika, yavaş ve sessiz adımlarla evine dönüyor diyebiliriz.
Peki, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1 Trilyon Dolar değerindeki altyapı ve yatırım bütçesi Türkiye için neden önemli? Bilindiği üzere Türkiye, son 20 yıldır köprüler ve otoyollar ile dev ulaşım hamleleri yaptı. Ve yine hem deniz hemde hava limanları ile devam eden ulaşım yatırımlarını, hızlı tren ve tünel yatırımları ile perçinledi. Türkiye'nin 20 yılda dev bütçeler ile kendi içerisini imar ettiği bir dönemde hem şehirler yoğunlaştı hemde üretim çeşitlilik gösterdi. Ancak yoğunlaşan şehirler ve yaşam şartlarının zorlaşmasının ötesinde son 2 yıldır yaşanan pandemi süreci ve beraberindeki global kriz halkta olumsuz söylemlere neden olmaya başladı. Son olarak önceki akşam şeker fiyatlarının da yüzde 25 oranında zamlanması ile birlikte, vatandaşın hayat pahallılığı nedeniyle hükümete yönelik tepkisi artmış oldu.
Türkiye'nin ulusal yatırımlarını hızla devam ettirebilme gücü ve küresel krizlerle boğuştuğu gerçekliği, iç piyasanın hızla daralması ile birlikte toplum nezdinde anlamını yitirdi. Ulusal ekonominin güçlenmesi için sektörel adımlar atılarak inşaat sektörü başta olmak üzere birçok sektörün hızla aktifleştirilmesi gerekiyor. Günümüz koşullarında vatandaş nezdinde sıfır kilometre araç almak ve bunu ikinci el piyasasında satışa sunmak en değerli yatırım aracı olarak gözlemleniyor. Türkiye gibi gücünü öz yatırımlarından alan bir ülkede vatandaşın bireysel yatırım araçlarında değişkenlikler göstermeye başlaması, iç piyasalar açısından riskli sonuçlar doğuracaktır. Altın ve döviz yatırımı sonrası kırsal kesimlerde zeytinlik ve meyve ağaçlı tarlalar ile küçük ve büyükbaş hayvancılığa uygun araziler almaya başlayan vatandaşlar, önümüzdeki 5 yıl içerisinde kentten köye mecburi dönüşün ilk adımlarını atmaya başlamış oluyorlar. Piyasaların birçok zam ile dalgalandığı bir dönemde tapu dairelerindeki yoğunluk gözlerden kaçmazken, büyük şehirlerin ötesinde nüfüsu 10 bini geçen tüm ilçelerde en önemli sorun otopark ve ulaşım olmaya devam ediyor. Türkiye'nin bireysel yatırım argümanlarını yeniden ele alması ve üretim merkezli büyümeye vatandaş ile birlikte yönelmesi mecburi. Ve yine EYT ile birlikte Türkiye'nin emekli yükünün artacak olmasına karşın, bu süreç ile birlikte ortaya çıkacak açıklar genç istihdam oranı artacağından herhangi bir sorun ortaya çıkmayacaktır.
Vatandaşın ÖTV indirimleri ile uygun fiyata aldığı otomobillerini şimdiden yüksek fiyata satıyor olması bile iş dünyasının üretim yerine finansal yatırım araçlarına yönelmesini sağlayacaktır. Kent ekonomilerinin kırmızı alarm verdiği bir dönemde, küresel kriz dalgalanmalarından etkilenen Türkiye'nin acilen tarım ve hayvancılık politikalarını gözden geçirmesi ve hayalet köylerin önüne geçmesi şart. Tarımsal üretim başta olmak üzere topraktan üretimin durması ile başlayacak ağır ekonomik süreci ülke olarak kaldırmamız imkansız. Ve yine bu süreci kısa süre içerisinde tersine döndürdüğümüzde, 2022 yılı bahar ayı itibariyle dövizde ve enflasyon oranlarında ciddi düşüşler yaşayacağımızda bir başka gerçeklik. Türkiye'nin otomotiv, matbaa, inşaat, tekstil, gıda ve hayvancılık ile bilişim sektöründe acil eylem planlarını hızla devreye alarak bireysel yatırımlara yönelen finansal gücü hızla üretime yönlendirmesi elzem.
Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için kişisel zenginleşmenin yerini sektörel zenginleşme ile değiştirmek gerekiyor. Bu süreci başardığımızda toplum ve ülke olarak refah oranımızın artacağı kaçınılmaz bir gerçeklik.