Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Sektörel markalar üretmeliyiz

Türkiye'nin büyüyen ve gelişen Dünya ile yarışabilmesi için, ticaret ataklarımızı artırmalıyız. Sanayi üretimine endeksli bir ihracat ile gelebileceğimiz boyut elbette büyük, lakin buna karşın tarım, gıda, turizm ve eğlence sektörlerindeki fırsatlarımızı sürekli erteliyoruz. Ticaret Bakanlığı'nın gözlerden kaçırdığımız en önemli gücü olan sektörler, ekonomi adınada olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Sektörel ekonominin güçlü Türkiye'nin ışığı olacağına inancımızdan ötürü bizde 2014 yılında çıktığımız ekonomi yayıncılığı yolunda gazetemizin markasını "Ekosektör" olarak tanımladık. Geldiğimiz süreçte görüyoruz ki, hem Bursa hemde Türkiye sektörel ekonomide halen daha istenilen noktada değil.   Ticaret Bakanlığı internet sitesinde kısa bir gezinti yaptığınızda ihracat başlığının Sanayi ve Hizmetler ile Tarım ve Gıda diye iki dev başlık altında toparlandığını görürsünüz. Sanayi eşittir hammadde mantığı ile düşündüğümüzde çoğu üretimin hammaddesinin bizde olmadığını hepimiz biliyoruz. Ve yine hammaddenin işlenmesi ve kazandırılması hususunda Türkiye'nin diğer ülkelere oranla daha fazla tercih edildiğinide ifade etmekte fayda var.   Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı'nın kentimizin tarım ve gıda fırsatlarına dair açıklamaları önemli. Bursa'nın hububat ve yeşil mevye sebze başta olmak üzere önemli bir tarım, turizm, tarih, gıda ve ihracat kenti olduğunu ifade eden Özer Matlı; "sanayinin kent ekonomisinde önemli bir yer tutmasına karşın; Bursa’nın köklü tarihi, turistik özellikleri, kültürel ve sanatsal değerleri göz ardı edilmemeli. Kentin tüm bu avantajları bir bütün olarak değerlendirilerek, daha sosyal bir şehir olmasını sağlayıp, turizm sektöründen aldığı payını da mutlaka artırmamız gerektiği kanısındayım. Bursa'nın önemli bir gastro kent olması için tüm imkanlara sahibiz. Bursa, Avrupa ülkeleri dahil Dünya nüfusunun yüzde 40'nın 4 saatlik uçuş ile ulaşabileceği büyük bir şehir" açıklamasında bulundu.   TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı'nın tam zamanlı yerinde açıklaması aslında Türkiye'ninde yaşadığı uluslararası sorunu gözler önüne seriyor. Dünya nüfusunun yüzde 40'nın 4 saatlik uçuş ile ulaşabildiği Avrupa Şehri Bursa'yı biz ne kadar tanıtabiliyoruz? Sürekli kirlenen havası ve su kaynakları ile betonlaşan ve gri kent olan Bursa'da sektörleri ve sektörel markaları neden yeterince önemsemiyoruz? Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay'ın yıllar önce yani 2014 yılında ifade ettiği, "Bursa'nın gizli devlerini bulup onları birer küresel oyuncu yapmalıyız" sözleri dün gibi aklımda. Peki, BTSO ve İbrahim Burkay bu hedefi ne kadar yakaladı? BTSO'nun komite ve konseylerinin çalışmaları ne boyutta? Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye'nin ikinci ihracat kenti Bursa adına son 2 yılda ne yaptı? Dışarıdan bakıldığında BTSO ve İbrahim Burkay'ı sıkıştırdığımı düşünenlere çok net ifade etmeliyim ki, "piyasada işverenin bir tarafında boza pişiyor. Gün birbirimizi poh pohlama günü değil. Aksine her birimizin Bursa ve Türkiye için daha fazla çalışma vakti" diyerek herkesi niyetim hususunda özellikle bilgilendirmek isterim. Yıllardır Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda meclis üyesi ve konsey başkanlığı ile komite üyeliği yapan insanları elimize mikrofon alıp Bursa esnafına ve iş dünyasına sorduğumuzda kaç başkanı kaç işverenin tanıyıp tanımadığını anında görüntülü olarak belgeleyebiliriz. Sokaklar, esnaf ve sanayi bölgelerinde işverenler kendilerine uzanacak eli bekliyor. Ticaret Bakanının bir türlü yolunun düşmediği Bursa, tarım ve gıda kenti olmasının ötesinde turizm ve kültürel değerler açısındanda önemli fırsatları elinde barındırıyor. Binlerce yıllık tarihi bağlarımızı, kültür ve turizm fırsatlarımız ile birlikte tarım ve gıda markalarımızı gün yüzüne çıkardığımızda dev bir sektör gücünü çok kısa sürede ekonomiye yansıtmış olacağız. Elbette Bursa'nın gücünü en iyi bilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Erdoğan ve AK Parti'nin son kalesi Bursa'ya dair artık elini kazanın içerisine atıp bol kepçeden kente yatırım ve finansal kaynak sağlama vakti geldide geçiyor...   Bursa'nın Türkiye'nin lokomotifi olduğunu sürekli ifade eden birisi olarak, sektörel markalarımızı güçlendirmeli ve yeni markalar üretmemiz gerektiğini yeniden tekrarlıyorum. Eğer bağcı yatmaya devam ederse bağ, dağ olacaktır! Su kaynaklarımızı ve su kuyularımızı küresel markalara teslim ettiğimiz Bursa'nın gücünü doğru kullanmak zorundayız. Unutmamalıyız ki; Bursa sadece bir şehir değil, aynı zamanda asırlardır var olan dev bir medeniyettir. Bursa'nın asıl gücü sektörlerinde gizlidir. Eğer ekonomi ve sektörler aynı anda doğru yönlendirilirse Bursa, Türkiye'nin finansal büyümesine yüzde 33 oranında artı katkı sağlayacaktır.
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba

Sektörel markalar üretmeliyiz

Türkiye'nin büyüyen ve gelişen Dünya ile yarışabilmesi için, ticaret ataklarımızı artırmalıyız. Sanayi üretimine endeksli bir ihracat ile gelebileceğimiz boyut elbette büyük, lakin buna karşın tarım, gıda, turizm ve eğlence sektörlerindeki fırsatlarımızı sürekli erteliyoruz. Ticaret Bakanlığı'nın gözlerden kaçırdığımız en önemli gücü olan sektörler, ekonomi adınada olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Sektörel ekonominin güçlü Türkiye'nin ışığı olacağına inancımızdan ötürü bizde 2014 yılında çıktığımız ekonomi yayıncılığı yolunda gazetemizin markasını "Ekosektör" olarak tanımladık. Geldiğimiz süreçte görüyoruz ki, hem Bursa hemde Türkiye sektörel ekonomide halen daha istenilen noktada değil.

 

Ticaret Bakanlığı internet sitesinde kısa bir gezinti yaptığınızda ihracat başlığının Sanayi ve Hizmetler ile Tarım ve Gıda diye iki dev başlık altında toparlandığını görürsünüz. Sanayi eşittir hammadde mantığı ile düşündüğümüzde çoğu üretimin hammaddesinin bizde olmadığını hepimiz biliyoruz. Ve yine hammaddenin işlenmesi ve kazandırılması hususunda Türkiye'nin diğer ülkelere oranla daha fazla tercih edildiğinide ifade etmekte fayda var.

 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı'nın kentimizin tarım ve gıda fırsatlarına dair açıklamaları önemli. Bursa'nın hububat ve yeşil mevye sebze başta olmak üzere önemli bir tarım, turizm, tarih, gıda ve ihracat kenti olduğunu ifade eden Özer Matlı; "sanayinin kent ekonomisinde önemli bir yer tutmasına karşın; Bursa’nın köklü tarihi, turistik özellikleri, kültürel ve sanatsal değerleri göz ardı edilmemeli. Kentin tüm bu avantajları bir bütün olarak değerlendirilerek, daha sosyal bir şehir olmasını sağlayıp, turizm sektöründen aldığı payını da mutlaka artırmamız gerektiği kanısındayım. Bursa'nın önemli bir gastro kent olması için tüm imkanlara sahibiz. Bursa, Avrupa ülkeleri dahil Dünya nüfusunun yüzde 40'nın 4 saatlik uçuş ile ulaşabileceği büyük bir şehir" açıklamasında bulundu.

 

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı'nın tam zamanlı yerinde açıklaması aslında Türkiye'ninde yaşadığı uluslararası sorunu gözler önüne seriyor. Dünya nüfusunun yüzde 40'nın 4 saatlik uçuş ile ulaşabildiği Avrupa Şehri Bursa'yı biz ne kadar tanıtabiliyoruz? Sürekli kirlenen havası ve su kaynakları ile betonlaşan ve gri kent olan Bursa'da sektörleri ve sektörel markaları neden yeterince önemsemiyoruz? Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay'ın yıllar önce yani 2014 yılında ifade ettiği, "Bursa'nın gizli devlerini bulup onları birer küresel oyuncu yapmalıyız" sözleri dün gibi aklımda. Peki, BTSO ve İbrahim Burkay bu hedefi ne kadar yakaladı? BTSO'nun komite ve konseylerinin çalışmaları ne boyutta? Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye'nin ikinci ihracat kenti Bursa adına son 2 yılda ne yaptı? Dışarıdan bakıldığında BTSO ve İbrahim Burkay'ı sıkıştırdığımı düşünenlere çok net ifade etmeliyim ki, "piyasada işverenin bir tarafında boza pişiyor. Gün birbirimizi poh pohlama günü değil. Aksine her birimizin Bursa ve Türkiye için daha fazla çalışma vakti" diyerek herkesi niyetim hususunda özellikle bilgilendirmek isterim. Yıllardır Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda meclis üyesi ve konsey başkanlığı ile komite üyeliği yapan insanları elimize mikrofon alıp Bursa esnafına ve iş dünyasına sorduğumuzda kaç başkanı kaç işverenin tanıyıp tanımadığını anında görüntülü olarak belgeleyebiliriz. Sokaklar, esnaf ve sanayi bölgelerinde işverenler kendilerine uzanacak eli bekliyor. Ticaret Bakanının bir türlü yolunun düşmediği Bursa, tarım ve gıda kenti olmasının ötesinde turizm ve kültürel değerler açısındanda önemli fırsatları elinde barındırıyor. Binlerce yıllık tarihi bağlarımızı, kültür ve turizm fırsatlarımız ile birlikte tarım ve gıda markalarımızı gün yüzüne çıkardığımızda dev bir sektör gücünü çok kısa sürede ekonomiye yansıtmış olacağız. Elbette Bursa'nın gücünü en iyi bilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Erdoğan ve AK Parti'nin son kalesi Bursa'ya dair artık elini kazanın içerisine atıp bol kepçeden kente yatırım ve finansal kaynak sağlama vakti geldide geçiyor...

 

Bursa'nın Türkiye'nin lokomotifi olduğunu sürekli ifade eden birisi olarak, sektörel markalarımızı güçlendirmeli ve yeni markalar üretmemiz gerektiğini yeniden tekrarlıyorum. Eğer bağcı yatmaya devam ederse bağ, dağ olacaktır! Su kaynaklarımızı ve su kuyularımızı küresel markalara teslim ettiğimiz Bursa'nın gücünü doğru kullanmak zorundayız. Unutmamalıyız ki; Bursa sadece bir şehir değil, aynı zamanda asırlardır var olan dev bir medeniyettir. Bursa'nın asıl gücü sektörlerinde gizlidir. Eğer ekonomi ve sektörler aynı anda doğru yönlendirilirse Bursa, Türkiye'nin finansal büyümesine yüzde 33 oranında artı katkı sağlayacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve esnafpostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.