AK Parti Sözcüsünden Kılıçdaroğlu'na tepki
AK Parti Sözcüsünden Kılıçdaroğlu'na tepki
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen MKYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefon dinleme açıklamasıyla ilgili, "Doğrudan suç teşkil eden bir yaklaşım atfetmek 2018'de gayri ciddilikti şimdi artık laubalilik anlamına geliyor. Beni dinliyorlar, MYK'yı dinliyorlar, belediye başkanlarımı dinliyorlar dediğinde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arakasına hangi belge, hangi bilgiyi koymuş. Bu herhangi bir görev yetkisi olan birine yakışmadığı gibi herhangi bir partinin genel başkanına yakışmaz" dedi.
Toplantıda ekonomi politikalarının kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesinin yapılacağını ifade eden Çelik, “Kamuoyunun duymadığı toplamda 181 terör eylemi engellenmiştir. Tüm bu faaliyetler esasında terör örgütlerinin kendi kendine gerçekleştirdiği faaliyetlere ve bu faaliyetlere verilen cevap olarak kalmıyor. Maalesef ister demokrasiye sahip olsun ister olmasın ister demokratik sıfatıyla anılsın ister anılmasın bazı devletlerin bazı siyasi projeleri terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirme şeklinde bu çirkin projeyi devam ettirdiğini görüyoruz. Bu siyasi şebeke faaliyetlerine karşı tabi ki kurumlarımız gereken değerlendirme ve analizi yapıyor. Terörle mücadelenin ardında aynı zamanda çirkin, bölge halkına düşman siyasi localarla karşı verdiğimiz mücadele var. Hiç kimsenin şundan şüphesi olmasın. Kendisi belli bir etnik gruba yaslansa bile terör vasıtasıyla o etnik grubu savunduğun söyleyenlerin o etnik grubun haklarıyla hiçbir ilişkisi yok. PKK da, YPG de, DEAŞ terör örgütler de herkese düşmandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün bunlarla mücadele edebilecek, darmadağın edebilecek planlamalara sahiptir" dedi.
"Ermenistan işgalci politikadan vazgeçmesi şartıyla bu normalleşme süreci gerçekleşebilir”
Ermenistan ile normalleşme süreciyle ilgili konuşan Çelik, “Bu konuda Cumhurbaşkanımızın iradesi AK Parti döneminde çok net şekilde ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanımızın burada ortaya koyduğu birkaç prensip vardır. Bir tanesi böyle bir normalleşme sürecine Azerbaycan'ın olumlu bakması. İkincisi büyük bir özgüvenle Cumhurbaşkanımız arşivlerin açılmasını konunun siyasetçilerin ve parlamentoların gündemi olmamasını tarihçilerin bu konuda araştırma yapmasını ve neticeyi de herkesin, tarafların saygıyla yaklaşmasını teklif etmiştir. Ermenistan tarafı şimdiye kadar Türkiye'nin özgüven ortaya koyduğu arşivlerin açılması meselesine hiçbir şekilde yaklaşmadılar. Yıllar evvel karşılıklı olarak adımlar atılacağı bir protokoller imzalanmıştı. Bu Protokoller çerçevesinde Türkiye ve Ermenistan tarafı güven artırıcı önlemler diyebileceğimiz karşılıklı adımlar atacaktı. O da o zaman Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin bu protokolleri aykırı bulması nedeniyle ortadan kalkmıştı. Şimdi 2. Karabağ Savaşı ile işgalin sona ermesinden sayın Cumhurbaşkanımız hem Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın Aliyev bir vizyon ortaya koydular. Bütün Güney Kafkasya'da barışı sağlayacak, istikrarı sağlayacak, tansiyonu düşürecek bir mekanizma ortaya çıkması. Buna Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye dahil olduğu gibi saldırgan ve işgalci politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan'ın da dahil olabileceği ifade edilmişti. Bu çıkarcı anlayış aslında Ermenistan'ın kendi kendine verdiği bir zarardır. Ermenistan'ın bu kıskançtan çıkabilmesi için bu kısır döngünün dışına çıkabilmesi için bir zemin oluştu. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin normalleşmeye olumlu bakması. Azerbaycan bu sürece olumlu baktığı için Türkiye hem bölge barışına katkı sağlamak hem iyi niyetini göstermek için bu adımları atıyor. Bu normalleşme süreci gerçekleşirse birçok adım atılacak. Ermenistan işgalci politikadan vazgeçmesi şartıyla bu normalleşme süreci gerçekleşebilir. Türkiye bu konuda gereken özgüvene, diplomatik özgüvene, inisiyatif alacak iradeye sahiptir” dedi.
“Yunanistan'ın bu zalimane davranışları göç rotasının da değişmesine yol açtı”
“Akdeniz Avrupa demokrasilerini mezarı olmaya devam ediyor” diyen Çelik, “Demokrasi konusunda, insan hakları konusunda büyük büyük laflar edenlerin Akdeniz'de küçücük botlarda bütün demokrasilerini nasıl Akdeniz'in sularına gömdüğünü biliyoruz. O büyük lafların, teorilerin başkalarına karşı söylenenlerin küçücük göçmen botlarında Akdeniz'in sularına gömüldüğünü görüyoruz. Yunanistan aslında bir kere daha bazı ülkeler tarafından kullanılmış oluyor. Cumhurbaşkanımız defalarca bu insanlık dışı muameleleri Avrupalı muhataplarına iletti. Her seferinde haberimiz yoktu tekrar gönderin diyorlar. Maalesef aynı eylemler tüm hızıyla devam ediyor. Yunanistan'ın bu zalimane davranışları göç rotasının da değişmesine yol açtı. İnsanlar daha tehlikeli daha uzun mesafelerde, daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalarak maalesef bu şekilde ölüme doğru itilmiş oluyor. Yunanistan bu noktada ülkemize karşı yalan politikayla kendisinin zalimane davranışlarını örtmeye çalışıyor. İnsanları ölüme doğru iten gayrinizami hareketlerin hepsi Yunanistan sahasında gerçekleşmektedir. Biz Yunanistan'ın insanlık dışı zalimane davranışlarıyla ilgili yüzlerce belge ortaya koyabilecekken Yunanistan'ın sahte belge üretmekten başka yaptığı hiçbir şey yoktur” diye konuştu.
“Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemin altını çiziyor”
Ukrayna ve Rusya arasında son günlerde yaşanan gerilimle ilgili konuşan Çelik, ”Bölgede herhangi bir şekilde istikrarsızlık ve sıcak temas anlamına gelen çatışmanın kimseye faydası olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın bu konuda yoğun temasları var. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemin altını çiziyor. Tarafların bir araya gelmesine yönelik her türlü iyi yaklaşımın Türkiye tarafından ortaya konulacağını ifade ediyor. NATO ile Rusya konseyi bir araya gelerek bu durumu değerlendirecek. Karadeniz'in barış ve istikrarı ülkemiz için son derece önemlidir” dedi.
Libya'daki seçimleri yakından takip ettiklerini söyleyen Ömer Çelik, “Başkanlık seçimleri ertelendi. Seçimlerin anayasal ve hukuki zemini hakkında yeterli mutabakat sağlanamadı. Bazı başkan adaylarına dönük nihai aday listesi açıklanmadı. Başkanlık seçimleri için 24 Ocak 2022 öneriliyor. Türkiye Cumhuriyeti öteden beri burada bağımsız adil seçimler yapılmasını destekliyoruz. Sükûnetin muhafazası önelidir. Seçimlerle ilgili konuların karar bağlanması önemlidir” dedi.
“Kılıçdaroğlu ilk olarak buna benzer cümleyi 2018 yılında da söyledi”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefon dinleme açıklamasına yönelik konuşan Çelik, “Kılıçdaroğlu ilk olarak buna benzer cümleyi 2018 yılında söyledi. Bu sene belediye başkanlarının telefonunun dinlendiğini söylüyor. Daha sonra kendi grup başkanvekilleri çıkmış MYK toplantımız dinleniyor. Ne ortaya bir belge koyuyor ne gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bunu teyit edecek şu bilgilere ulaştım ya da söylediğimin doğru olmadığını gösteren şu bilgilere ulaştım gibisinden bir şey söylemiyor. Bir partinin genel başkanının iyi kötü belli bir sınır içinde konuşması lazım. Belli bir meşruiyet alanında konuşması lazım. Doğrudan suç teşkil eden bir yaklaşım atfetmek 2018'de gayri ciddilikti şimdi artık laubalilik anlamına geliyor. Bu kurumlarda çalışanlar büyük fedakarlıkla memleketin güvenliğini sağlıyorlar, hizmet etmeye çalışıyor. Beni dinliyorlar, MYK'yı dinliyorlar, belediye başkanlarımı dinliyorlar dediğinde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arakasına hangi belge, hangi bilgiyi koymuş. Bu herhangi bir görev yetkisi olan birine yakışmadığı gibi herhangi bir partinin genel başkanına yakışmaz. Bu izlenme nasıl varmış. Kendi kendisiyle ilgili olarak gereksiz bir mağduriyet üreten yaklaşıma girmesi doğru değil. Bütün bu söylediklerinin hiçbir şekilde zemini ve temeli yok. Bir partinin genel başkanının daha dikkatli bir kullanması daha dikkatli yaklaşım üretmesi lazım. Bu bir siyaset biçimi siyasi olarak getirisi olan bir şey değil bu bir yıkım siyaseti“ açıklamasında bulundu.
"Kendisi sandıktan çıkmayınca sandıktan çıkanın üstüne bir denetleme iktidarı kurmaya çalışıyor"
Kılıçdaroğlu- HDP görüşmesini değerlendiren Çelik, “Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Bu Millet İttifakı'nın içinde yer almayıp ayrı bir ittifak kurarız diye de ittifakın bileşeni olanlardan farklı bir yorum geliyor. Bu bileşenlerin, kim olacağını, adayların kim olacağı bizleri ilgilendirmiyor. Bir takım gariplikler var. Geçen 7 madde yayınladı Kılıçdaroğlu bir sonraki cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olacağını söylüyor. Şu kurumu kaldıracağım, böyle bir kurum kuracak diyor. CHP'nin seçilmiş ve meşru hükümetler üzerinde kendine atfettiği denetleme iktidarı arzusu her zaman vardır. Bir denetleme iktidarı kurma arzusunun Türkiye'yi sıkıntılı süreçlere sokan çeşitli sonuçları olmuştur. Türkiye bu konuda çok büyük acılar çekmiştir. Kendisi sandıktan çıkmayınca sandıktan çıkanın üstüne bir denetleme iktidarı kurmaya çalışıyor. Bir sonraki Cumhurbaşkanı bizim ittifakımızda olacak deyip mevcut cumhurbaşkanına talimat verme geleneğini artık hayali cumhurbaşkanına, olmayan bir cumhurbaşkanına talimat vermeye başladılar. Kılıçdaroğlu bir sonraki aday ben olacağım seçilirsem şunları yapacağım da demiyor. Henüz olmayan cumhurbaşkanına talimat verme konusunda vesayet konusunda yeni aşamaya geçtiler. Bu ittifakının kimlerden oluştuğu Kılıçdaroğlu'nun ve HDP bileşenlerine göre farklı kişilerden oluyor. CHP- HDP açısından baktığımızda ikisi bir konuda anlaşıyorlar. İkisi de tezkereye karşı çıkıyor mesela. Burada bir zeminleri olduğu gözüküyor. Sonra Kılıçdaroğlu, çıktı Kandil'i yıkacağız dedi. Biz de hem tezkereye karşı çıkıp hem Kandil'i nasıl yıkacaksınız dedik. Biri PKK terör örgütü değildir diyor. Bu ikisi bir araya gelip nasıl ittifak kuracak hepimiz merak ediyoruz. Bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak hepimiz bakıyoruz. Bu şapkadan cin çıkmaz cin çarpması çıkar” dedi.
“MİT de herhangi bir demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değildir”
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın kendi çalışma kuralları olduğunu kaydeden Çelik, “Kahramanca dünyanın pek çok bölgesinde Türkiye güvenliğini sağlamak için operasyon gerçekleştiriyorlar. Bu teşkilat şu anda dünyanın sayılı teşkilatları arasına girdi. Bu teşkilat Türkiye güvenliği için mücadele ederken şehit verdiğinde tören yapamayan bir teşkilat. Biz onların dünyanın her tarafından birisi MİT faaliyetlerine karşı bu faaliyetleri yapamasın diye bir önerge veriyorsa, soruşturma açılsın istiyorsa terör örgütüne destek vermek, onları muhafaza altına almak gibi bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. Yüce meclisin milletvekilleri her konuda denetim hakkına sahiptir. MİT hakkında da faaliyetlerini tartışabilirler. Başka şeyler de talep edebilir. MİT de herhangi bir demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değildir. Tutup da terörle mücadelesini hedef alıp, PKK terör örgütünü meşrulaştıracak, bir şey ortaya koyduğunuz zaman biz buna birçok şey söyleriz. Bunun terör örgütlerine alan açmak gibisinden bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı çocuklarımızın, yaşları her yaştan insanımızın zarar görmemesini temin etmeye çalışmak, ikincisi sokak hayvanlarının sahipsiz bırakmamak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın köpek saldırısına uğrayan Asiye'nin durumunu yakından takip ettiğini kaydeden Çelik, “Cumhurbaşkanımız MKYK toplantısına başlamadan evvel kendisinin son görüntüsünü gördüğünü söyledi. O görüntüleri görünce üzüldüğünü ifade etti. Biz gerçekten hayvanların korunması onların hepimiz için can yoldaşı olduğunu, eşya olmadığını altını çizmek bakımından bu kürsüden çok şey söyledik. Bunlar havada kalmadı, Bu söylemlerimizin ardına güçlü kanunu düzenlemeler koyduk. Biz devrim niteliğinde işler yaptık. Bizim bu konudaki bakışımız bellidir. İnsan hayatını anlamlandıran, bütünleyen ekosistemin birer parçasıdır. Her cana hürmet etmek lazım. O canların hem vücut bütünlüğünü hem canlarının korunmasını hassasiyetle takip ediyoruz. Hem Cumhurbaşkanımız hem hanımefendi, hayvan severdir. İnsanlar bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar. Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı da çocuklarımızın, yaşları her yaştan insanımızın zarar görmemesini temin etmeye çalışmak, ikincisi sokak hayvanlarının sahipsiz bırakmamak. Tag açıldığını gördük. Onların sahipsiz olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Sokak hayvanlarına doğal ortamdan koparıp onlara zalimane bir ortam sunuluyor yaklaşımı doğru değil. Bu talimatlar yerine getirilirken hayvanlara dönük zalimane bir davranış içine giriyorsa o da suçtur onunda gereğini yapacağız. Sokak hayvanları sahipsiz değil diyorlar tamam işte sahipsiz değildir. Bu konuyu bilek güreşi konusu olmaktan çıkarmamız lazım. Rahatlıkla her görüşe açığız olumlu olumsuz belediye uygulamaları bizimle paylaşılabilir. Bu yaklaşım hem samimi değil hem Cumhurbaşkanımıza, partimize karşı haksızlık” dedi.
Ömer Çelik, belediyelerin yetersiz kaldığı durumlarda Tarım ve Orman Bakanlığının da devreye gireceğini belirterek, “Bazı belediyeler bizim bütçemiz buna yetmiyor diyebiliyorlar bununla ilgili olarak gerekirse Tarım Bakanlığımızın devreye girmesiyle ilgili çalışma da yapılıyor. Dolayısıyla tüm boyutlarıyla bakmak lazım çalışmaya. Hem asiye gibi kimsenin başına bir şey gelmesin” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.