BURSA TB ONLINE AKADEMİ’DE YENİ DÖNEM SÖYLEŞİSİ
Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) tarafından dijital dönüşümün hız kazanmasıyla birlikte, 2021 yılında gelişim platformu olarak hayata geçirilen ve kısa sürede büyük ilgi gören ‘Bursa TB Online Akademi’ projesinde yeni dönem, ‘Çay 5.0’ söyleşileri ile başladı. ‘Kriz Ortamında Büyümek’ konu başlığı ile online olarak düzenlenen etkinliğin ilk konukları, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak ve Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz oldu. Yoğun katılım ile gerçekleştirilen programa Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı ile çok sayıda borsa üyesi de katıldı.
“Dijital dönüşümü sağlayanlar krizde başarılı oldu”
Programın açılışında konuşan Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı, Türkiye’nin bugüne kadar pek çok farklı krizle karşı karşıya kaldığını ancak korona virüs salgını ve iklim krizinin diğerlerinden çok farklı olduğunu söyledi. Özellikle korona virüs salgınının tüm işletmeleri ve ülkeleri hazırlıksız yakaladığını kaydeden Başkan Matlı, “Pandemi krizinin faturası hem ülkemiz hem de dünya için oldukça ağır oldu. Bazı sektörler bu krizden büyük darbe alsa da bazı sektörler için yeni fırsatlar doğurdu. Üretim gücünüz ne olursa olsun, iyi bir planlama ya da nakit akışını doğru yapamadığınız zaman, içinden geçtiğimiz kriz dönemini atlatma şansınız maalesef oldukça az. Bugün kriz öncesi dönemde bu planlamayı yapan ve iş süreçlerinde dijital dönüşümü tamamlayan işletmelerin ne kadar başarılı olduklarını hepimiz görüyoruz” dedi.
“Pandemi krizi tarım reformu için fırsat”
Kriz dönemlerinin işletmelerin varlıklarını sürdürmeleri açısından son derece kritik dönemler olduğunu vurgulayan Başkan Özer Matlı, bu süreçte birçok sektörün kendini gözden geçirmeye başladığını belirtti. Özellikle dijitalleşmenin çok daha hız kazandığı bu kriz döneminin tarım reformu için fırsat olduğuna dikkat çeken Özer Matlı, “Üretimi ve verimi arttırmak zorundayız. Şehirlerdeki nüfus artarken köylerde üretim yapacak nüfusun yaş ortalaması gittikçe artıyor. Eğer bu konuda tedbirler almazsak, gıdada çok daha büyük bir krizle karşı karşıya kalabiliriz. Bunun önüne geçmek için üreticiyi destekleyecek tarım politikalarını mutlaka hızlı bir şekilde oluşturmalıyız. Ayrıca, Rusya ve Ukrayna gibi Karadeniz ülkelerinde üretilen malların ticaretini kendimize yönlendirebilirsek, yani oradaki ticareti doğru bir politika ile yönetebilirsek bu coğrafya gelir seviyesi bakımından daha iyi noktalara gelebilir. Hatta ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesinde de hiçbir sıkıntı yok diye düşünüyorum. Ama güven ve ortak çalışma şart” ifadelerini kullandı.
“Teknolojik açıdan güçlü şirketler pandemiden pozitif yönde ayrıştı”
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, 2020 yılında korona virüs salgını ile birlikte karşı karşıya kalınan krizin alışılagelmiş bir kriz olmadığını ifade etti. Kriz dönemlerini belirsizlik dönemi olarak tanımlayan Güven Sak, “Pandemi sürecinde ortaya çıkan etkiler bizim alıştığımız gibi aynı şekilde olmadı. İşletmelerin örgütlenme yapıları ve teknolojik gelişmişlikleri krizden ne şekilde etkilendikleri noktasında önemli bir etken oldu. Teknolojik açıdan güçlü olmak işletmelere daha fazla esneklik sağlayarak, kriz dönemlerinde pozitif yönde ayrışmalarına imkân tanıdı” dedi.
“Yeşil dönüşüme uyum için önümüzde 5 yıl var”
Pandemi süreci ve iklim kriziyle birlikte dünyanın son derece hareketli bir dönemden geçtiğini kaydeden Prof. Dr. Güven Sak, AB Yeşil Mutabakatı’na dikkat çekti. Güven Sak, “Artık ortak davranmak gereken bir dönemin içerisindeyiz. AB’nin şu anda sınırda karbon düzenlemesi nedeniyle Türkiye’den ithal edilecek ürünleri de içeren bir ek vergi uygulaması yakında gündeme gelecek. Sektörlere baktığımızda enerji yoğun sektörler. Tabi bu konuda hepimizin aynı adaptasyon kabiliyeti olmayabilir. Burada hiç kimsenin geride kalmamasını sağlayacak tedbirlerin tasarlanıyor olması lazım. Mesela Avrupa Birliği’nde bunun hepsinin bütçeleri var. Geride kalanların nasıl destekleneceği belli. Dolayısıyla bu sürecin farkında olmamız gerekiyor. Yeşil dönüşüm sürecine uyumu gerçekleştirmek için önümüzdeki 5 yıl boyunca hazırlık yapıyor olmamız lazım. Hangi imkanlardan hangi şirketler, ne tür projelerle yararlanabilir diye hazırlıklar yapmak gerekiyor” diye konuştu.
“Tarımın yapılış biçimi süratle değişecek”
Şekillenmekte olan geleceğin ayrıntılı olarak farkında varmak gerektiğini ifade eden TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, “Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm ile birlikte sanayide, hizmetler sektöründe ve tarımda teknolojik altyapının baştan aşağı yenilenmesini gerektirecek bir sürecin içerisindeyiz. Özellikle tarım konusunda, tarımın kendisinin yapılma biçiminin, yeni akıllı tarım teknikleriyle süratle değişeceği bir ortamın içerisindeyiz. Bence bu değişim şu anda düşündüğümüzden çok daha hızlı olabilme imkânını taşıyor. Dolayısıyla bu konuda ziraat fakültelerini de meslek liselerini de baştan aşağı yeniden ele almamız gerektiğini düşünüyorum. Gençlerin tarımla ilgilenmediği çok açık ancak tarımın yeni biçimine gençlerimizin ilgisini daha fazla çekebileceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
“İşletmeler veriye dayalı kriz senaryosu oluşturmalı”
Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz ise kriz öncesi dönemde kriz dönemleri için çalışma yapmayan, kriz senaryosu geliştirmemiş olan firmaların, kriz sürecinden büyüyerek çıkmalarının neredeyse imkânsız olduğunu dile getirdi. Yapılan araştırmalarda global ölçekte işletmelerin yüzde 27’sinin olası bir krize karşı hiçbir kriz planı olmadığını ortaya koyduğunu söyleyen Filiz Eryılmaz, “Oysa veriye dayalı kriz senaryosu oluşturan, teknolojik altyapılarını güçlendiren şirketlerin pandemi krizinden büyüyerek çıktığını görüyoruz. Özellikle dijital ve online platformlarda satış yapan, bu alana pandemi döneminde ciddi yatırımı olan, bulut sistemlerini aktif bir biçimde kullanan ve start-up’ların pivot özelliğini organizasyon yapılarına uygulayan firmalar bu süreçten kazançlı çıkanlar oldu” dedi.